2. Sendika ve Unsurları:
Sendika kavramı, ilk defa İngiltere’de bir şehir veya bölgede
işçilerin genel çıkarlarını korumak için kalfalar arasında kurulup,
geliştirilen dostluk örgütlerinin ortak eylemlerini anlatmak amacıyla
kullanılmıştır. Bir süre sonra işçilerin mesleki örgütlerine “Sendika Odaları”
adı verilmiş, sendika günümüzdeki anlamını 1839 yılında almıştır.
İngiltere, ABD ve Almanya’da sendika denilince sadece işçi
örgütleri akla gelmektedir. Ülkemiz ve Fransa gibi ülkelerde hem işçi hem de
işveren örgütlerini ifade etmek için kullanılır(Tokol, 2014:76).
Sendika kavramının ifade ettiği anlam ve önem ülkeden ülkeye,
ülkelerin ekonomik, sosyal ve politik hayatında oynadıkları role, hatta zamana
göre az çok değişiklik gösterir. Gerçekten, kökeni eski Yunancaya kadar uzanan
sendika kelimesi aynı sınıftan olan kişilerin iş ve kazanç koşullarını korumak
ve iyileştirmek için kurdukları mesleki birlik anlamına gelir. Fransızca,
İtalyanca, İspanyolca gibi latin dillerinde birbirine eş ve benzer anlamlarda
kullanılan “syndicat “sindicato” gibi kelimelerle ifade edilen “sendika” deyimi
özellikle işçiler tarafından benimsenmiştir. Ancak bu ülkelerde sendika
kelimesi işverenlerin mesleki birliklerini ifade etmek için kullanılır. Bizim
dilimizde de Fransızca’dan geçen sendika kelimesi işçi birliklerini olduğu
kadar işveren birliklerini de kapsar. Buna karşılık Almaya, İngiltere ve ABD’de
işçi ve işveren sendikaları için ayrı deyimler vardır. Almanya’da işçi
sendikası için “Gewerkschaft” işveren sendikası için işveren birliği
anlamındaki “Arbeitgebersverband”, İngilizce konuşan ülkelerde ise işçi
sendikaları için “Trade Union” işveren sendikası için “Employers Association”
(işveren derneği) kelimeleri kullanılır.
Sendikacılığın temelinde yatan felsefe, birleşerek güçlü olma,
dayanışma yoluyla ortak çıkarları birlikte koruma ve geliştirmedir. Ortaya
çıkış nedeni kuvvete kuvvetle karşı koyma ihtiyacıdır. Aynı düşünce işveren
sendikaları için de geçerli ise de bu hiçbir zaman işçiler için arzettiği önem
kadar olamaz. Sendika işçiler için bir tür meslek kuruluşu ya da teşekkülüdür.
Bunula birlikte barolar, meslek odaları, ticaret ve sanayi odaları, tıp,
dişçilik, mühendislik odaları, esnaf ve sanatkarlar kooperatifi gibi
kuruluşlardan farkı bulunmaktadır. Şöyle ki, sendikalar serbest irade ile
kurulurken, diğer meslek teşekkülleri yasa ile kurulur ve bunlara üyelik
zorunludur. Sendikalara üyelik ise serbesttir(Tuncay,1999:4).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası sendika, üyelerinin çalışma
ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirme
için önceden izin almaksızın kurulan tüzel kişilik olarak tanımlamıştır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanuna sendikayı,
“işçilerin ve işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak
ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir
araya gelerek bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel
kişiliğe bağlı kuruluşlar” olarak tanımlamıştır.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Toplu Sözleşme Kanuna göre
sendika, “Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve
menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip
kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
Sendika Anayasa’da belirtildiği gibi, üyelerinin, ekonomik ve
sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için kurulmuş tüzel
kişiliklerdir. Ancak bu tanıma, sendikanın bir kişi topluluğu olduğu ve kazanç
paylaşma amacı taşıyamayacağı ile üyelerinin bilgi ve çalışmalarını bir araya
getirdikleri bir tüzel kişilik olduğu da eklenmelidir. Bu eklemlerle sendikanın
tanımı yapılacak olursa, sendika, “üyelerinin kazanç paylaşma dışında, ortak
ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek üzere bilgi ve
çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel
kişiliğe sahip kişi topluluğudur”.
6356 sayılı kanun sendikaların ülkemizde işkolu esasına göre
kurulacağını belirtmiştir. Böylece işyeri ve meslek sendikası biçiminde
örgütlenme şeklinin kabul edilmediği açıkça belirtilmiştir. Kanun ayrıca,
sendika ve konfederasyonlar için ortak bir tanım olarak kuruluş kavramını
kullanmaktadır. Bu anlamda kuruluş, sendika ve konfederasyonları ifade
etmektedir.
Bu tanımdan hareketle sendikaların dört temel unsuru bulunmaktadır.
-Ortak Amaç Unsuru,
-Serbestçe Kurulma,
-Bağımsızlık,
-Özel hukuk Tüzel Kişisi Olmak
a)Ortak Amaç Unsuru:
Sendikalar, çalışanların çalışma ilişkilerinden doğan temel
sorunları ile ilgilenir. Çalışma ilişkilerinin dışında üyelerinin tüketim,
konut edinme ve diğer sosyal haklarını korumak ve geliştirmek için kurulamaz.
Bu unsur, özellikle siyaset yasağının da kapsamını belirlemektedir.
Çalışma ilişkileri dışında kaynaklanan sebeplerle, genel ekonomik durum,
enflasyon ve yüksek işsizlik gibi genel olarak bütün toplumu ve üyelerini
ilgilendiren ekonomik ve sosyal konular kapsam dışına bırakılmış olmaktadır.
b)Serbestçe Kurulabilme:
Sendikalar önceden izin almaksızın serbestilik esasına göre
kurulurlar. Önceden izin alma veya bu nitelikte sınırlamalar ile, kuruluş
aşamasında kuruluşu güçleştirici formaliteler, sendika özgürlüğünü ihlal eden
durumlardır.
Cumhuriyet ve demokrasinin temel ilkelerine bağlı olma şartı,
tanımdan ve sendikanın unsurları arasından çıkarılmıştır. Ayrıca demokrasi hem
sendika içi işleyişin he de demokrasilerin vazgeçilmez sivil unsuru olan toplum
örgütlerinin siyasal katılımının önemli bir unsurudur.
c)Bağımsızlık:
Bu unsur hem kuruluştaki bir özellik hem de kurulduktan sonra
sendika tüzel kişiliğinin korunması esası gözetilerek sürmesi istenen kolektif
sendika özgürlüğünün bir uzantısıdır. Sendikaların bağımsızlığı;
-İşçi ve işveren kuruluşlarının birbirlerine karşı,
Öz
Bilgi
Sendikaların Unsurlar:
-Ortak Amaç,
-Serbestçe Kurulabilme,
-Bağımsızlık,
-Özel Hukuk Tüzel Kişiliği.
|
-Siyasi partilere karşı,
-Dini kuruluşlara karşı,
-Diğer kuruluşlara karşı bağımsızlığını içerir.
d)Özel Hukuk Tüzel Kişisi Olmak:
Sendikalar özel hukuk tüzel kişisidir. Sendikalar, dernekler gibi
kişilerin bilgi ve emeklerini bir amaç doğrultusunda bir araya getirdikleri
özel bir örgütlenmedir(Başbuğ,2012:68-70).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder